“Kendini Sevmeyi Unutan Kadının Hikayesi ve Şifaya Yolculuğu”


 Gamdan Uyanışa: Eteğini Savuran Kadının İçsel Yolculuğu

Eteğini hayatın yüzüne savuran ve tüm benliğiyle "Buradayım!" diyebilen o kadının hikâyesinde saklanan gizli beni bulup çıkart!

Çünkü sana dair ne varsa onda, bana dair ne varsa sende — diye uzayıp giden bir zincirle bağlıyız birbirimize.
Sende saklı olan gizin, bende açığa vuran yaranın avuntusunu birkaç satırın arasından çekip çıkardığımızda buluruz belki de devamızı.

Sen de içindeki fırtınanın kısrağına kapılıp savruluyorsun belki de, bilemem.
Canına okuyanların gölgesinde durmak zorunda olduğun günlerin sancısını taşıyorsun belki de, bilemem.
Yorgunsundur, umutsuzsundur, gücünü kaybetmişsindir, kendini arıyorsundur, kayıpların vardır, yastasındır… Bilemem.

Bildiğim tek şey var:
Kimse, mücadele ettiği o duyguyla tek başına değil.


Başlayalım o zaman eteğini savuran o kadının hikâyesine…

Yaşam kaidesi, hayatın hilesi ve biraz da kötü insanlar silsilesi derken;
“Kan kustum, kızılcık şerbeti içtim” diyen, içine ata ata yutkunamayan hatun kişi bir gün çözdü işi.

Aldı hayatı avucunun içine,
“Sen misin yoksa ben mi?” diye baştan aşağı, A’dan Z’ye ne varsa taradı beyninin içinde.
“Bana beni hatırlat,” dedi kendine.
Ben neydim, neler başardım da bugün susuyorum yaşadığım her şeye?
Ben kimdim, kim oldum da tanıyamıyorum kendimi aynada bile?

Beni bana haram kıldım.
Kendimi aldım, taşa çaldım.
Döndüm, dönüştüm sevmediğim gölgeme…
Bahanesi sizdiniz, bana ne!

Anladı:
Kendisinden başkası değildi ona zulmü eden.
“Kendim ettim, kendim buldum.” demedi ama, hayatına kim girdiyse onu deşti.
Oysa hayatına girenleri de kendi seçti.

Bilmezdi oysa dert, tasa, hüzün, keder…
Ne yaşadıysa yaşardı, derdi “Ya nasip, ya kader.”


Bir gün, bir yerde düşürdü kendini gama.
Gam dedi:
“Çıkartmam seni buradan daha.”

Kolay geldi hatun kişiye itiraz etmeden kabullenmek.
“Gam da benim, ben de gamın içindeyim.” dedi.

O günden bugüne, kendini ziyan etti.
Ne yaptıysa olmadı, neye maya çaldıysa tutmadı.
Kendini sevmeyi bıraktı, aynaya küstü, gama daldı.
Uğraşmadı, çabalamadı, gama aldandı; ağladı da ağladı.

İsterse rast gidecekti işi; istedi de, ama işine gelmedi çabalamak, gayret etmek.
Bahanesi Ayşe, Fatma, Hasan, Hüseyin…
İşi olacaktı da nazar etti hepsi!
Bir gün dönüp kendine demedi:
“Benim bunun sebebi.”

“Ben ettim,” de demedi.
“Peki, nereden kalkarım şimdi?” de demedi.

Anasına, babasına, kardeşine, arkadaşına, hısımına, akrabasına, kocasına, çocuğuna kızdı da kızdı.
Dövündü de dövündü.
“Burada bir ben yokum.” demedi de, herkesi dizdi ipe.

Hastaladı ruhunu.
Ruh dedi:
“Ben taşıyamam bunu.”
Taştı bedeninden.

Görmedi kendini layık.
Hak etmediğine emindi insanlık.
Kim saygısızlık etse, beyhude bir çabayla uğraştı,
“Sevsin beni” diye.


Bir sabah…

Açtı gözlerini hatun kişi.
Baktı: geçmeyecek içindeki derdi.

Durdu, kaşıdı kafasını.
Baktı etrafına… Bir de ne görsün?
Yapayalnız.
Ona kalan, hayranı olduğu gamı.

Tam başlayacakken sövmeğe,
Dedi ki:

“Dur. Suçlamayacaksın kimseyi.
Kendine ettiğini, tüm dünya toplansa edemezdi sana.”

Şimdi dövünmek zamanı değildir, diye geldi bir aydınlanma.

Çoktuysa verdiği sadaka, heybesinde miydi hata?
Baktı: merhametin çoğu maraz, iyi olmanın da ortası karar.

Derdi deşti, buldu kendini.
Bakmadığı yerdeydi şifası.

İndirdi omzundan herkesin küfesini, savurdu attı içindekilerle tasasını.
Ruhunda açılan yaraları, kalbine saplanan ağrıları, sırtındaki okları tek tek toplayıp fırlattı sonsuza.

Gam korktu:

“Uğurlayacak beni galiba...”

Giyindi, kuşandı hatun kişi.
Taradı saçlarını berber gibi.
Geçti aynanın karşısına.
Kendini hatırlattı ayna ona.

Baktı gözlerinin içine...
Ne kadar yaşanmışlığı varsa, geçti gözlerinin önünden şerit misali.
O vardı nihayetinde, kendi farkına.


Hatun kişi eteğini savurdu.
Gözyaşlarını sildi.
Gamını uğurladı.

Peki ya sen?
En son ne zaman sadece kendin için ayna karşısına geçtin?

Bu satırlar sana da bir yerlerden dokunduysa,
belki de artık kendi hikâyeni yazma zamanı gelmiştir.

Hazırsan, eteğini savur ve başla…

Çünkü bu bir son değil.
Bu, belki de ilk satır.

Eteğini savuran o kadın bendim.
Belki de sendin…
Kim olduğumuzun farkına vardığımız yerde başlar hayat.


Bu yazımı beğendiysen lütfen "YEŞİL ELBİSELİ O KIZ" yazıma da bir göz at!

Yorum Gönder

2 Yorumlar

  1. Muhteşem eminim bir çok kadına ışık olacak bu yazı👏👏👏👏👏👏👏

    YanıtlaSil
  2. Muhteşem 🩷 her satırında kendimi buldum kalemine sağlık 🩷

    YanıtlaSil