İŞE “FIRILDAK GERİ DÖNÜŞÜM A.Ş.”



Bazen hayat çok garip ilerliyor, biz insanlar tamamen ruhumuzu bedenimize hapsedip duygularımızı asla dinlemiyoruz. Bize ne söylediklerini duyamıyoruz, aslında bir sonraki adımımızı tahmin edebilecek hisler takdim edilmiş bizlere fakat bizler bu ikramları kabaca reddediyoruz. Ben ruhumun sesini, hislerimin söylediklerini hep dinlemeyi tercih ettim, çok az, önemsenmeyecek kadar az yanılgıya uğradım.

Ne güzel demiş Sokrates; “İnsan her şeyin ölçüsüdür. Hümanizme yakın gibiyim fakat ben mistik sayılabilecek sezgisel tarafa da yatkın olduğum için pek de hümanist sayılmam. Fakat insanı insanca ve insanda tanımayı ve yorumlamayı tercih ederim, buralarda bir hümanistlik kokusu gelmiyor değil burnuma, kendime yeni bir felsefe akımı buldum denklenizm, denk gelmelidir derim şahsım adıma, bütün kainat ve yaratılmışlıklar, yaratılanlar ve yaratılacaklar. Tanrı ve kader bağlamlarına da inanırım. Ortasında ki denklenizm de buluşalım biz en iyisi.

Evet, bu işin kafa dağıtma kısmıydı gelelim işin “GERİ DÖNÜŞÜM” kısmına.
Son görüşmemden birkaç ay sonra başvurmuş olduğum, “FIRILDAK GERİ DÖNÜŞÜM A.Ş.” firmasından arandım. Görüşme talebinde bulunan Boğur Bey ile görüşmek üzere aynı gün firmaya gittim. Firmanın yeri ve binası pardon villası harikaydı, içerisi çok modern parçalarla dekore edilmiş, tablolara ve aksesuarlarına kadar düşünülmüş. Şebnem nedir sende ki bu harika şans demeyin, yerde pişer gökten ağzıma düşer benim.
Her neyse görüşme süreci başladı Boğur Bey’in acil işi varmış çıkmak zorunda kalmış, görüşmeyi Ayfiş Hanımla gerçekleştirdik. Kadın bana iş işleyişini anlattı, neler yapacağımı anlattı, mıy mıy bir kadındı zaten içim bayılmıştı, 10 dakika görüştük ve bitti, en kısa görüşmelerimden biridir bu arada.  Bana “çok sıkılırsın sen burada” dedi, “sıkılmam çalışmak istiyorum” dedim. Ah akıllı Şebnem alsana mesajı, alt yazısını okusana kadının, yok çalışacağım ya ben.  Her neyse görüşme bitmek üzereyken Boğur Bey geldi, biz görüşmeyi yapmıştık zaten ayaküstü tanış olduk ve çıktım ben. Eve gittim biraz uyuyayım dedim, telefonum çaldı, Boğur Bey “sizinle çalışma kararı aldık, ne zaman başlayabilirsiniz” dedi. Haftanın başında görüşmeyi gerçekleştirmiştik, önümüzdeki hafta Pazartesi günü başlamak istediğimi söyledim, tamam dedi.

Bim bam bom çatlasın düşmanlar benimde artık bir işim var, bulmam kısa da sürmüştü üstelik. Geldi çattı Pazartesi, aaa o da ne başka bir kız daha var benimle aynı gün işe başlamış. Üstelik aynı pozisyona ikimizde alınmışız, karar verememişler, ikisi de başlasın demişler, böylesi bir dönemde bolluğa bakın siz.  Olsun işim var mıydı vardı, şartlar iyi miydi iyiydi, ötesi hikaye. Neyse maşallah kız da o kadar güzeldi ki bebek gibi, içim rahatladı biraz. Tesadüf iki sarışını da kapmışlar adamlar, sarı seviyorlar demek ki dedik, oturduk, muhabbet ettik aynı zamanda işten çıkmışız, aynı zamanda ve günde aynı firmada başlamışız, benzer sorunları yaşamışız ne kadarda kader ortağı modunda alt katta oturduk bekliyoruz. Fakat ne odamız var ne masamız ne bilgisayarımız ne de yapılacak işimiz. Çantalarımız koltuk altımızda her an gitmeye hazır bir bekleyiş, anlam veremediğimiz bir tedirginlik. İkimizde bunu dile getiremiyoruz ama gözlerimiz, beynimiz telepati halinde. 

Çaycı bir kadın vardı Feshas Hanım, zannedersiniz ki firma sahibi o, maşallahı var kadının. Normalde saygı duyarsınız fakat bu kadın pek saygı duyulası bir hatun değil, değişik, konuşmaları, maaşı ile ilgili yaptığı açıklamalar falan algı sorunu yaşıyoruz. Ayrıca görüşmeyi yaptığımız Ayfiş Hanım da bankacı, bankadan gelmiş buraya biraz o da güven verdi bize. Aynı anda birbirimize bakıp rahatlama kararı aldık, sözsüz sazsız. Tanımayınca haliyle güven sorunu nüksediyor. Derken bilgisayarlarımız geldi yerlerimiz belli oldu. Ben yukarıda ki masa da çalışacağım, bizim güzel kız aşağıda giriş de, ön görünüm. Derken ikinci gün oldu biz hiç ayrılmıyoruz kızla artık tedirginliğimizi dile getirdik, fazlasıyla huzursuzuz biz nereye çantalarımız oraya kaçmaya hazır haldeyiz, sebebi tamamen içsel hissiyatlarımızın firmaya karşı bizde yarattığı güvensizlik.

Şirket sahibi olduğunu sandığımız beyefendi geldi, Kayserili imiş, konuşması, tavrı, hatta konuşamaması bizi iyice huzursuz hale getirdi. Boğur Bey geldi gazeteye ilan vereceğiz, çalışma yapar mısın dedi. Yaptık onayladılar birkaç ulusal gazete ile anlaşmalarını yaptık ilanı verdik. Biz derin bir nefes aldık, oh be düzgün bir yer galiba yoksa ilan vermezlerdi, biz çok akıllıyız çünkü. Oldu mu sana bir hafta hiç işimiz yok, şu sıra işler durgun muhabbeti, bankadan adamlar gelip gidiyor vs. bir proje için çalışıyorlarmış, yok tatmin olamıyoruz. Araç kiralama istediler findeks raporuna göre bunlara araç bile kiralamıyor firmalar, peşin para almadan. Farklı birkaç firmaları daha var onlarından üzerinden bir alavereler, neyse ben karışmam daha dedim, çekildim.

Fakat o kadar büyük paralar konuşuyorlar ki, hallerine bakarsan o paralar bu adamların sadece hayali olabilir, uğramış olamaz buralara o rakamlar diye düşündürtmedi değil. Neyse ofise mafya kılıklı belinde silahlı adamlar girip çıkıyor, biz iyice huzursuzlaştık, birbirimizi gaza getirdik paramızı alıp kaçacağız, kararlıyız. Bir ayımızı doldurmamıza kısa bir zaman kalmıştı ki icra geldi firmaya, meğer bunlar isim değişikliği yapmışlar, önceki firmalarından kalan bir yıllık kira borçları sebebiyle firmanın villadan tahliyesini istiyorlar. Danışmanları varmış bir de adamların, Haydut Bey, konuştu allem etti kallem etti ikna edip yolladı icra ekiplerini. Neyse bizi sormayın artık bizim bebek kızla olduk mu iki kız kardeş, korku bağladı bizi bize. 

Daha sonra alacak davasına bir kaynadı ortalık olacak iş değil dedik, maaş günü geldi, nerede bizim paralar, dediler beş gün sonra, eyvallah dedik. Geçti on gün aradan para yattı, Bu arada bizim çaycı Feshas hanım on gündür ortalıklarda yok, kayıp. Her neyse biz çantaları alıp kaçtık firmadan. Aradılar bizi, “kusura bakmayın çalışamayacağız biz çıkıyoruz”, dedik, Allah'tan uzatmadılar, orayla ilişiğimiz kesildi.

Asıl konuya gelelim, öğrendik ki;

Adamlar “GERİ DÖNÜŞÜM” adı altında resmi olmayan rakamları gelir göstererek, bankalardan kredi alıp iflas gösterip kayıplara karışıyorlarmış. Firma sahibi zannettiğimiz Kayserili vatandaş da aslında Adanalı adı sadı başka bir adammış üstelik kırmızı bültenle aranıyormuş. Kıskanç karısını hiç anlatıyorum, o konu çok daha uzun. Aynı zamanda yanlarında bulunan adamların üzerine çeşitli isimlerle firmalar açarak, bankacı Ayfiş olacak o kadın vasıtasıyla diğer firmaların findeks raporlarını yükseltip kredi çekmelerini ya da müşteri çeki adı altında bu sahte firmaların birbirine kestiği çekleri kırdırmak için aracı olup yüklü miktarlarda komisyon alıyormuş. Ayrıca müşteri diye belirledikleri firmalara dönüşüm hammaddelerini göndereceğiz diye kart bilgilerini alıp kartları patlatıyorlarmış neler neler aklım bu kadarına kesti benim, anladıklarımı yazdım. Üstelik bizim Feshas Hanım da işin içinde, kadının özgüveni oradan geliyor, nasıl bir teşkilatsa. Bizleri işe alma sebepleri ise, firmaya bankadan geldiklerinde çalışan bir firma izlenimi vermekmiş, zaten bizim bir işimiz yokmuş. Biz kaçtıktan sonra polis baskını yemişler, Boğur Bey sıyırmış paçayı, huylu huyundan vazgeçer mi asla! Yakınlarda bir yerde firmasını kurmuş, helalinden “GERİ DÖNÜŞÜYOR PARALAR” . Geri kalan hakkında bir bilgim yok. Bildiğim tek şey varsa ucuz yırtmış olmamız. Neyse en azından bir dost edindik.

İsterdim ki bu kadar kolay olmasa firma açmak!

Denetimi nerede bu işin?

Amaaannnn ben yoruldum hayat, düşünüyorum çözemiyorum!

Sevgilerle…

Yorum Gönder

0 Yorumlar