SANSAN SİGORTA SANMASAN İŞ A.Ş


                  

“Sanmasınlar çöktük. Bir başka bahar için sadece yaprak döktük.”  Mevlana.

Ah, ah ki ne ah…

Yorulduk mu? Yorulduk.

Sıkıldık mı? Sıkıldık.

Bunaldık mı? Bunaldık.

Yıprandık mı? Yıprandık.

Fakat asla ümitsizliğe kapılmadık, Nazım’ın dizelerindeki gibi, imkansızlığını bile sevdik.

Çalışmak, yalnızca ekonomik özgürlük anlamına gelmez. Çalışmak bir bütün olarak özgürlük demektir. İnsanı sosyalleştiren, özgüvenini taze tutan, beynini sürekli aktif tutan, vücuda düzen direnci sağlayan bir eylemdir. Para kazanmak işin zevkli kısmıdır, ekonomik özgürlük muhteşem bir hazdır insan için, hele bir de kadınsan. Fakat çalışan insan olmanın sosyal ortamlardaki etkilerine çok inanırım ben. İşsizim dediğiniz anda insanlardan sürekli piyasanın genel durumu hakkındaki kötü yorumlarını duymanın hezimetini yaşayanlardan biri olarak, çalışmanın özgürlüğünü iyice kavrayanlardanım.

Sözüm ona artık işsizliğimin üçüncü ayına doğru giderken, büyük bir sigorta şirketinin ilanını gördüm, çok sevindim, en azından kurumsal bir ortamda işe başlama ihtimali daha insani olacağından hemen ilana başvurdum. Öyle böyle derken aradan kısa bir zaman geçtikten sonra telefonum çaldı. Telefonda gür sesli bir hanımefendi “SANSAN SİGORTA SANMASAN İŞ AŞ’den arıyorum sizi adım Vasen, Şebnem Hanım başvurmuş olduğunuz falanca pozisyon için ilk mülakatımız yarın saat 10.00’da whatsapp üzerinden görüntülü olarak gerçekleştirilecektir, sizin içinde uygunsa bu şekilde takvimime kaydedeceğim” dedi. Garip bir sevinçle ben “uygundur hanımefendi” dedim, kapattık. Ertesi gün oldu görüşmeyi gerçekleştirdik, aradan bir hafta geçti bölge müdürlüğüne beni yüz yüze görüşmeye çağırdılar. Neyse gittik ona da, ama nasıl? Ben lokasyonu bulamıyorum, kafayı yiyeceğim, girdim krize, görüşmem saat 10.30’da ben saat 10’dan beri dolaşıyorum ortalıkta saat olmuş 10.40, soruyorum yolda gördüğüme firmanın yerini bilen yok, beni aradıkları numarayı arıyorum cevap yok, tabela yok. Zor zahmet taksi buldum adresi verdim dolaşıyoruz, altından girdik üstünden çıktık yok. Neyse taksici ne yapsın, “abla burada gözüküyor sen in öyle daha kolay bulursun” dedi, indim çaresizce. Neyse ben yarı ağlamaklı, kız aradı beni, “kusura bakmayın acil bir toplantıya girmek zorunda kaldık, neredesiniz” dedi.  Ah garibim ben “hanımefendi adresi e-posta ile göndermişsiniz fakat tabelanız yok, bina adı, bina numarası da yazmamışsınız adresi belirtirken, bana bina adı ya da numarası verirseniz adresi bulup görüşmeye gelmeyi hedefliyorum” dedim. Meğer binanın önündeymişim, tabelaları binanın içindeymiş, normalde her yerde devasa tabelaları var, bölge müdürlüğü diye koymamışlar sanırım.
Yine şans benden yana şaşırmayın hiç, gecikmem iyi olmuş çünkü yeni çıkmışlar toplantıdan saat 11.27 bu arada. Vaktinde gelmiş olsaymışım bile beklemem gerekecekmiş. Sevindik mi sevindik, ne içersiniz faslı, o kadar krize bir bardak soğuk su istedim, malum yaz ayına giriş yaptık artık, havalar sıcak. Görüşmeye aldılar, dünya tatlısı ve çok güzel bir kadın karşımda, normal sohbet muhabbet etti, klasik iş görüşmelerinin dışında keyifli bir sohbet oldu.” Rahatladın mı” dedi,” evet” dedim.  “Tamam, başlayabiliriz” dedi ve klasik görüşme öyle başladı. O kadar krizden sonra mutlu bir çıkış oldu binadan benim için. Hemen erkek arkadaşımı aradım ve “bu iş bende kesin” dedim, mutlu mesut döndüm eve.
Aradan geçen birkaç gün sonrası beklenen o telefon geldi. “Şebnem Hanım merhaba, sizi SANSAN SİGORTA SANMASAN İŞ A.Ş firmasından arıyorum, yapmış olduğumuz mülakatlar neticesinde sizi son olarak falanca müdürümüzle görüştürmek için son bir görüşmeye daha davet etmek istiyoruz, uygunsanız yarın saat 10.30’da bekliyoruz” dedi. Bendeki mutluluğu tahmin etmekte zorlanmamışsınızdır umarım. Artık yerini de biliyorum, tıpış tıpış gittim. Görüşmeye girdim, nerede benim bir önceki görüşme yaptığım hanımefendi diye çığlıklar atmak istedim. Oldukça şımarık, üstelik ukala, yetmezmiş gibi de bet suratlı bir kadının sıkıcı sorularına cevaplarımı verdikten sonra, “neden olmasın” dedi. Sonra ekledi “diksiyonunuz çok iyi, sigorta satış ekibinde yer almak ister misiniz?” diye, “hayır satış tarafında yer almak istemiyorum, saha işi istemiyorum, başvurduğum pozisyon üzerinden ilerlemek istiyorum” dedim, “peki sen bilirsin” dedi ve ben öylelikle çıktım eve doğru. Yine erkek arkadaşımı aradım bu defa o dedi, “bence oldu bu iş” diye, hayırlısı vs. derken evime vardım yorgunluk kahvemi içtim ve bekleme sürecim başladı.

Bir hafta geçti ses yok, bende bu arada yine başvurularımı yapıyorum, bir firmadan aradılar, onu bir sonraki yazımda anlatacağım harika bir hikayesi var onunda. Görüşmelere gittim geldim. Aradan iki hafta geçti, üç hafta geçti, bir ay oldu. Olumsuzda dönmediler, olumlu da. Erkek arkadaşım ara sen sor diyor ama anlamsız geliyor bana da koskoca kurumsallığın kitabını yazacak olan firmayı ben mi aramalıyım? Yok, olacak gibi değil neredeyse iki ay oldu bekledik, dayanamadım aradım. Bana denmişti ki “son görüşme artık işe alınma süreci çünkü aciliyeti var” diye, vay dedim “işe kesin alındım ama neden bana söylemiyorlar, sürpriz mi yapacaklar acaba” falan derken, öğrendim ki alımlar yapılmış ilan kapatılmış. “Beni aramayı unutmuşlar, belki de satışçı olmamı istemişti sadece”
Sen koskoca “SANSAN SİGORTA SANMASAN İŞ A.Ş” olacaksın ve son görüşmeye kadar davet ettiğin adayın akıbetini belirtmek için dönüş yapmayacaksın, aday seni arayıp öğrenecek. Helal olsun dedim, kurumsallığın kitabını kendim yazmaya karar verdim.

Sevgilerle…




Yorum Gönder

2 Yorumlar