Bence birbirimizi terk etme zamanı geldi. Hayatlarımızı
boşaltmamız lazım.
Neye göre, kimi, nasıl sesleri içsel olarak harekete geçmiş
ve beynimizi kurcalıyor olabilir, müsaade etmek ya da etmemek elimizde, o
sesleri kesip acilen hayatımızı temizlememiz gerek tüm yer kaplayanlardan.
Tahliye
kararı almak için hiçbir zaman geç değildir, ertelemediğiniz sürece.
Bu ne saçmalıyor demeyin şimdi, ben yerinizde olsam
düşünürdüm ya da düşünmeden önce okumaya devam etmenizi tavsiye ederim.
Koskoca kalabalıklar yaratıp içlerinde küçücük benliğimizle
farkındalıklar yaratmaya çalışıyoruz, bence hepimizin içinde “o farklı ve keşfedilesi
insan benim” güdüsü ya da egosu ya da bilmem nesi var eminim. Bizler zaafları
olan zayıf varlıklarız ve bizi güçlü kılan şeylerin bir başkalarının övgüleri
ve hayranlık dolu bakışları olduğunu zannederek yaşamayı seviyoruz. Sevmediğimiz
insanları sırf bizi iyi hissettiriyor diye hayatımızda tutup, sevdiğimiz
insanları ise bir şekilde etkimiz altına alıp kontrol etmeyi içgüdüsel olarak
olağan görüyoruz.
SAÇMALAMAYI KESİN
LÜTFEN!
Sonunda yalnızca ölüm olan bir hayatta tek madalyanız
başkaları tarafından sürekli sevilmek ve hayranlıklarını izlemek olmamalı.
Bazen sevilmeyen insan olmanın da avantajlarını tecrübe etmek zorundayız ki
zaten ediyoruz.
O harika kadın sen değilsin tatlım! O harika adam da sen
değilsin dostum!
Bizler sadece varlığımızın bir amacı olduğuna dair felsefi
teorileri bilip uygulayamayan, beynimizi çok büyük olasılıkla en küçük birimde
kullanan ve başarılarımızı iyi insan olmanın dışına taşıyamayan büyük bir kitleyiz.
Bence bu da bir başarı, işin sonunda hepimiz iyi insan oluyoruz.
Aşkı anlamaya çalışmak, insanlığın varoluşuna dair kitaplar
okuyup entelektüel tavırlar takınmak etkileyici gibi fakat bir yerden sonra
yorucu. Yorucu olan bütün bunları yapıyor olmamız değil, sadece etki alanımızın
kısıtlılıkları. Muhteşem fikirlere sahip olabiliriz fakat bizi anlayabildikleri
kadar etki alanı vardır, kısaca çoğunlukla kısa sürecektir.
Hayatımda var olan, var olmuş bütün insanları anlamaya
çalışıp hepsine tonlarca şans verip uzun uzun dinledim. Özel hayatları,
yüzeysel bakış açıları, kurdukları cümlelerin vardığı noktalara kadar dinledim.
Fiziksel özelliklerini, zevklerini, arkadaş seçimlerini, davranışlarını,
dinledikleri müzikleri, okudukları kitapları, geleceğe yönelik hayallerini ve
planlarını, mevcutta yaşadıkları hayatı ve o hayatı değerlendirme şekilleri ve
hatta insanları değerlendirme şekillerine kadar inceledim. Oldukça sabırlı bir dinleyicimdir.
Muhtemelen birçoğunuz öyle. Sır almadan sır verenler, özel hayatında ki
detayları konuşmak için delirenler ve üstelik yıllarca bokunda boğulanların o
boka nasıl sarıldıklarını falan dinledim. Hepimizin yaptığı gibi. Üstelik
kendine yeni hayatlar yaratıp kafasında kurguladığı yaşamı yeni tanıştığı
insanlara empoze etmek isteyenler. Buna inanları da dinledim.
Bir insanın kendini
en aşağılık hissettiği noktada nasıl çirkinleşebileceğini izledim ve dinledim
de. Özgüveni ile mücadele eden insan
tehlikenin kendisidir. Bununla ilgili defalarca nokta atışı yaptım. Hiç tanımadığı
insanların, fikir bile yürütemeyeceği yaşam noktalarına kadar zehir gibi
dilleriyle inip, zehri salıp ortak alanlarını
güvende tuttuklarını sanıyorlar.Sorsan merhametten, iyi niyetten, çevresini
korumak istediğinden, fakat tanımadığı bir insandan neden çevresini korumak
ister ki insan. Bana sorarsanız muhteşem risk ve cesaret. Seni saf dışı
bırakarak ilgi alanlarını hep taze tutma arzusu taşıyorlar. Kendileriyle ilgili
aşamadıkları noktaların karşı tarafta var olduğunu fark ettikleri an nefret
duyguları uyanıyor ve düşman kesiliyorlar. Kesinlikle hayatınızda sizi kıskanan
ya da genel olarak kıskanç ve haset olduğunu düşündüğünüz insanlarla iletişimi
kesin. Ben öyle yapıyorum.
Çünkü;
Bu çeşit insanların inanılmaz hayal güçleri var. Genelde
kariyerlerini evlilik üzerine kurarlar, çocukken oynadıkları evciliklerin
etkisinde kalan kadınların bir çoğunda bu sendrom oluyor sanırım. Öyle
kendilerine has tarzları olmayan, silik görsele sahip fakat en cici ve en iyi
tabloda yer almayı doğru zanneden tiplerdir. Büyük ihtimalle çevre baskısı ve
aile bakış açısıyla beyin zehirlenmesi yaşayan insanların yaşadığı semptomlar
olsa gerek. Farklı görsele sahip, değişik tarzı olan, öz güveni yüksek insanlara
genelde ucuz kodlaması yaparak çevrelerine de bu şekilde tanıtım yaparlar.
Kendisi gibi olmayan insanları tehdit unsuru olarak
görürler. Çünkü sosyal mekanizma bu şekilde işler. Birileri kurallar koyar ve
hepimizi buna inandırır. Farklılıklar bize ucuz ve olağan dışı, olmaması
gereken unsurlar olarak işlenir. Özgürlüğün çalındığı nokta da cahillik serenat
yapar. Fikirler, düşünceler bastırılır ve hepimiz bağnazlıkların esiri olarak
yaşarız.
Devam yazısını bekleyin.
Sevgilerle…
4 Yorumlar
O kadar çok kopyala yapıştır hayatlar var ki..onlardan izole olup kendini değiştirmeden çevresini de kendi gibi olmaya degil oldugu gibi kabul edenler bence baş tacı..Yine harikasın ve çoğunun dile getirmeye cesaret edemediği konular da kendin gibi yazmayı başarıyorsun.. yüreğinin kalemine sağlık..
YanıtlaSilGüzel yorumun için çok teşekkür ederim.
SilYazdığın her cümlede kendini buluyor insan. Yeni yaşanmışlıklarını, içine attıklarını bir türlü söyleyemediklerini... O güzel yürekten geliyor bu cesur satırlar. Yüreğine,kalemine sağlık..
YanıtlaSilçok teşekkürler :)
Sil