BİR TUTAM YAŞAM




           Bütün ihtişam Tanrıya ait. Sen, ben geri kalan her şey, Tanrının bahşettiği bir takım özelliklerin toplamından oluşan ürünleriz. Hasat zamanımız geldiğinde ise toprağa vitamin olarak lütfedileceğiz.

Olmak istediğiniz kişilik nedir? Şuan da olamadığınız, olmayı çok istediğiniz?  Davranışlardaki yapaylığı bozacak şeyin adı doğallık ve doğallığı da yapaylıkla sağlamaya çalışmak hangi aklın ürünü? İçsel savaşınız, kaygı ve korkunuzu maskeleyen öfke patlamalarınız,  kendiniz dışındaki herkesi yargılayan konuşmalarınız, insanları iğneleyen ve sorgulayan bakışlarınız ne zaman biter tam olarak? Sorunun kendinizde olduğunu ne zaman fark edeceksiniz? Yerin dibine sokmak istediğiniz aslında kendiniz olabilir misiniz? Neden kendinizden kaçarken başkalarını da bataklığınıza sürüklüyorsunuz? Kendinizde olmayanı bir başkasında görmek neden sizi bu kadar rahatsız ediyor? Ayna da bulamadığınızı neden sürekli birilerinin sözcüklerinde arıyorsunuz? Kendinizi sürekli birilerinin gözüne soktuğunuz da daha mı havalı ve kaliteli olduğunuzu düşünüyorsunuz? Ruhunuz hasta olabilir mi?


Yargılarınızı ve sorgulamalarınızı kendinize saklayın lütfen, herkes istediği hayatı yaşamakta özgür, şayet uygun değilse size hayatınızdan çıkarın, daha önceki yazılarımda bundan uzunca bahsetmiştim.  Tabii özgürlükten kastım edepsizce ve toplum ahlakına üst düzeyde uymayan saçmalıkları kapsamıyor.  İşin daha enteresan kısmı bu ahlak dışı davranışları iç rahatlığıyla yapıp, yargı hakkına sahip olduğunu düşünenlerde var gerçi, ama dikkate ben pek almıyorum. Bu yazdıklarım yalnızca kabul edilebilir konulardaki özgürlükler kapsamına giriyor. Mesela aldatmak, öldürmek, dolandırmak kişinin “bu benim kendi hayatım, özgür yaşamım ve seçimim”  deme hakkını doğurmuyor, eğer sizin kendinizi özgür hissettiğiniz yaşam alanı bir başkasına ya da başkalarına zarar veriyorsa burada özgürlükten bahsedemezsiniz. Kimseye zararı olmayan kıyafet tarzınız, müzik zevkiniz, dış görüntünüz, eş seçiminiz, cinsel tercihleriniz, yaptığınız iş vb. konularda fazlasıyla özgürsünüz tam olarak burada kendiniz gibi olun zaten. Kimse için değişmeyin, kendinizle ilgili değişim yapmak isterseniz, bir başkasını taklit etmenize gerek yok, herkesin kendine özel biçilmiş bir tavrı ve tarzı var önce onu bulun. Falancaya yakışan sana asla yakışmayabilir. İçinizdeki sesi dinleyin o sizi genelde sizden çok daha iyi tanıyordur, yol gösterecektir. Asla olamayacağınız kılıklara girmeyin, komik gözüküyorsunuz.



Ruhunuzu iyileştirmeyi deneyin. Kendinizi dinleyin. Bedeninizi duyun. Ruhunuza izin verin. Bırakın hayatı akışına, her şeyi planlamayın, sürekli programlamayın yaşamınızı. İnsanları bırakın, dedikodu güzel bir şey olsa günahı olmazdı. Kendinize uğraşlar edinin, yaşamı ve yaşamın içindeki kendinizi kabul edin. Aynadaki kendinizi kabul edin. Mevcutta içinde bulunduğunuz hayatı kabul edin. Yaşanmışlıklarınıza teşekkür edin, size kattığı bilgi, deneyim ve tecrübeler için. Geçmişi içinizde saklı tutmayın, misafirinizi serbest bırakın ve yolcu edin. Şifalanmayı dileyin. Bilinçaltınızda sizi ara ara yoklayan o kasvetli travmalarınızla yüzleşin. Nefret ettiklerinizi, intikam ateşiyle beklettiklerinizi yollayın gitsinler, serbest bırakın. Yaşamda hepsinden çok daha güzelleri var. Mucizelere yer açın. Onlar gitsin ki siz önünüzde açan çiçekleri görün, zararlı otları temizlemeden çiçek büyütemezsiniz bahçenizde. Bahçenizi güne güneşe bırakın. Hayatın içinde sizin dert ettiklerinizden çok daha güzelleri var kapınıza kadar gelip yer bulamadığı için geri dönen.


Şimdi tekrar soruyorum, olmak istediğiniz kişilik nedir? Şuan da olamadığınız, olmayı çok istediğiniz?  


Hasat zamanı toprağa vitamin olmadan düşünün derim, henüz vaktiniz varken, kendiniz olmak için zaman çok geç değil!


Özünüzü ve yolunuzu bulmanız dileğiyle.

 

Sevgilerimle.


Yorum Gönder

0 Yorumlar