RUH HÜR OLUNCA BEDEN SALTANAT SÜRER

 


Ruhumun en derinlerinden sirayet eden seyreltilmiş bir hüznü taşıyorum bedenimde. Gitmek istemek gibi de değil, kalmak gibi hiç değil. Bir tufandı yaşananlar, bir küçük kıyamet. Derdin arşı aştığı bir yerde kendimi soluyorum. Aradığım kendimin şimdiki bana hiç benzemediği gerçeğini bilip karşılaşmaktan korkmak kadar keskin bir hüzün. Yürüdükçe yol uzar, uzadıkça bilirsin varmak istediğin bir yer olmadıkça bitmeyecek bu yol. Bitmesini istediğin zaman yorulduğun andır. Bir karar vermiş olsaydın yol başlayacak olurdu. Bilinmezlik silsilesinin bitmeyen o yoluna adanmış yorgun bir hüzündür belki kastım. Öfkem şimdiki banadır belki, karşılaşmak istemediğim özüme belki çok yaklaştığımdandır. Acabası çok bir sancı bu, bu bir benlik savaşı, bu ne isteğini bilmezlik cahilliği, bu korkaklık, bu denge sorunu, bu yaşamı kavrayamamışlık.

Ruhumu alıkoyan bedenime, bedenime sadık ruhuma ve kendini korumaya çalışan aklıma minnettar kalmak çaresizliğidir belki de benim ki. Asla bana ait olmayanı benim zannetmem egosudur. Arzu ve isteklerimin sonsuzluğudur, ulaşamadığıma kızgınlığımdır. Neyin benim olması gerektiğine karar verme yetkim olduğunu sanmamdır. Her şeyin bir suret ve yanılsama olduğunu, yaşarken asla bilmeyecek olmamdır. Aslolanı asılsız ve kıymetsiz saymamdır. Aradığımı bulma telaşımdır, bulmak istediğimden emin olmadan. Çiğ bir benliği taşıyor olmak bilincidir belki de.  Bencilliğimdir o hüzün.

Temelde tek başınalı yaşanası dünyayı, tek başıma çok hissetme aptallığımdır. Yalnızlığın ölümle ilintisi olduğu gerçeğini kanıtsayamamdır. Kimi seversen sev, ne kadar sevilirsen sevil biletinin hep tek kişilik kesildiği bir platformda olduğumu bu renkli dünyaya konduramamdır. Hiç kimseye ait olmayan çulun çaputun hesabıyla kaçırdığım koca bir yaşamdır. Gelecek kaygımdır, yarın telaşımdır, bir saat sonra içmeyi planladığım kahveyi neden şimdi içmediğim saçmalığıdır. Kenara ayırdığım her şeyin, yıpranmasın diye kullanmadığım her şeyin hezimetidir belki de o hüzün.

Ucuz yemeklerin, ucuz kitapların, ucuz giysilerin sırf başına ucuz getirildi diye içimde beliren tiksinti halidir o hüzün. Pahalı dendiğinde asıl ucuz olan şeyin ne olduğunu anlayamamaktır belki de. Amacın ne olduğunu bilmemek, hedefin neyi gösterdiğini bilerek üstelik tüm bu rezilliği sindire dindire yaşamak iğrençliğidir. Mesele ne gitmek ne de kalmak meselesidir. Mesele ne küçük bir sahil kasabasına yerleşmek meselesi ne de butik bir kafe açmak meselesidir. Mesele ruhun derinliklerine sirayet eden seyreltilmiş o hüznü görüp önce orayı öpüp iyileştirmek meselesidir.  O hüznü hissetmek meseledir. Mesele iyileşmek fakat önce ruhen gerçekten iyileşmek meselesidir.

 

Yorum Gönder

5 Yorumlar

  1. Çok başarılı bir yazi daha gelmiş.
    Tebrikler.

    YanıtlaSil
  2. Çok başarılı bir yazı daha gelmiş.
    Tebrikler.

    YanıtlaSil
  3. Başarılarının devamı diliyorum ❤️❤️ çok güzel..

    YanıtlaSil
  4. Ne kadar guzel bir yazi. Harikasin.

    YanıtlaSil
  5. Hayran kaldım, tesadüf denk geldim ama hayran kaldım muhteşem be şuan bana çok iyi geldi teşekkür ederim, emeğinize sağlık. Keşfedilmeniz dileğiyle :)

    YanıtlaSil