ÇİFT KAŞARLI DOST PARDON TOST

 


Beni tarihten silseler üzülmem, tarihte
bir toz bulutu kadar esamem okunmaz, kendimi de bilirim haddimi de. Öyle dünyaya bırakacak büyük bir mirasım yok, birkaç kişi dışında yazdıklarımı okuyan da yok. Kimin ne işine yaracağını bilmediğim aforizmalar topluluğunca bir dizi saçmalıklar için çabalamanın yersiz bir beklenti olduğu kanaatindeyim. Bu yazı kimlere denk gelir de kimler beni takdir eder ya da tamamını kaç kişi okur ya da okuyacaktır ya da okumuştur kaygıları taşımadan iç boşaltım orgazmı diyelim ve de geçelim. Nasılsa ruhuma değecek bir elin bana erişemeyeceğinden eminim. Anlaşılmak isteme arzumu tam olarak birkaç gün önce terk ettim.  Kendimi anlatmaktan, kendimi her gün bildiğim insanlara tanıtmaktan feci halde sıkılmış buldum. Ben kendimi hep hiç istemediğim yerlerde ve insanlarda bulmaktan ve tüm bu saçmalıkları içselleştirmekten de sıkıldım. Ben bildiğim, gördüğüm, duyduğum, tanıdığım herkesten gittim fakat kimse farkında değil. Bunun için herhangi bir çabamda olmayacak.

En sevdiğim yemek artık kebap, döner, o, bu, şu değil! Çift kaşarlı tost, hem kolay, hem erişilebilir, hem ucuz, hem lezzetli, hem doyurucu. Bazı insanlarda çift kaşarlı tost gibiler… Bayatlayınca daha güzel olduklarına dair inançları tam, en çok tercih edilen oldukları konusunda inançları da… Üstelik peynir gibi ne kadar erir, yayılırlarsa o kadar lezzetli olduklarını sanmaları da.  İlişkilerini, fikirlerini, dostluklarını doyurucu zannetmeleri de öyle. Sürekli erişilebilir olmanın meziyet olmasını ana konu olarak kodlamaları da. Yalnızca ucuz olduklarının farkında değiller!  Çift kaşarlı tost çokta besin değerleri yüksek, sağlıklı bir yemek değil tek başına. Ama tek başına sağlıklı ve en iyisi olduğunu zanneden o insanlar kuruyunca kalorisinin sıfırlandığına inanılan tost ekmeği gibi değiller mi? Tost çok lezzetli bir yemek, kurtarıcı fakat biraz beklediklerinde soğuyorlar ve yenmiyorlar, o ilk lezzetleri kalmıyor. Kısa zamanda çizgileri aşan samimiyetler de buna benzetilebilir, kısa sürede de biten toksik ilişkilere dönüşüyorlar.

Bazı insanlar diye genelleyip bu kadar yermek doğru mu bilmiyorum. Belki ben de birilerinin çift kaşarlı dostuyumdur, kurtulmak istediği toksik ilişkiyimdir. Asla mükemmel olduğumu iddia etmek istemiyorum, içten içe mükemmelim çığlıkları atsam da kasacak duyarlarım var. Kendimi hiçbir gruba dahil etmek istemesem de, bu dünyaya geldiğimden beri birilerinin kafasında bir gruba dahilim iyi ya da kötü. İnsan kendine konduramadığı tozları toplayıp başkalarının başından aşağı dökmeye bayılıyor, ben de. Kendimizi egomuzla iyi hissediyor olmamız egonun iyi bir şey olduğu anlamına gelmez fakat kasalım o duyarları değil mi? Bencil olan herkes bu dünyanın en haklı tercihini yapmış bulunmakta, kabul edin ya da etmeyin. Hep iyi olduğumuzdan mı kaybediyoruz sizce? Kesinlikle cevabın evet olduğunu bilsem de, acı gerçeği söyleyeyim hayır. İyilik denen şey kendimizi zorladığımız ilişkileri ısrarla sürdürmekle ilgili bir konu değil. İnsanları idare ediyoruz diye iyi insan olmuyoruz. Kendimizi yorumlayamadığımız ve duygudaşlık kuramadığımız için tüm bu sebeplerden kötü bile sayılabiliriz. Anlamaya çalışmıyoruz, anlamak için yormuyoruz kendimizi. Memnun etmenin satın alınabilecek şeyleri alıp “yaptım” demekle de alakası yok. Bazen sadece sarılmak, bazen sadece susmak, bazen dinlemek, bazen yalnızca anlayabilmek…

Dünyanın ana temeli anlamak, çözmek, doğru yaşamayı becermek, kurallarına uyabilmek falan değil mi? Kuran-ı Kerim dünyanın kullanma kılavuzu değil mi? Muhafazakar kesim, modern kesim, orta kesim, sağ kesim, sol kesim yeter! Ben overlok kesim seviyorum. Her açıdan değerlendirebilen insan seviyorum, rengini belli eden her şeye hayranım, hayır-ı seviyorum, bazen evet-i de… Anlayabilen, üretebilen, düşünebilen, emek veren, insan olduğunun bilincinde olan herkesi seviyorum. İyilikten kaybettiğini iddia edenleri sevmiyorum. Egoist insan sevmem diyen yüksek egolu bilirkişileri sevmiyorum. Dost dediğin dosttur abartıp kabartanları sevmiyorum. İkili ilişkilerinde sürekli aklında yaptıklarıyla gezenleri sevmiyorum. Mutlu etmeyi bilmeyenleri sevmiyorum. Küçücük jestlerle mutlu edebilecekken sayfalarca kavga eden insanları sevmiyorum. Bir kadehlik eğlenceyi erteleyerek yaşayanları sevmiyorum. Eril zihniyet sevmiyorum, feministliğin bo..nu çıkaranları sevmiyorum. Eşitlikten söz ederken tek taraflı savunmaya geçenleri sevmiyorum. İçindeki beklentileri başkalarınınmış gibi anlatanları sevmiyorum.  Adam akıllı konuşmak varken yüksek agresyon gösteren insanları sevmiyorum. Ağlama diyen kimseyi sevmiyorum. Depresyona gülen, psikolojik sorunları hafife alan insanları sevmiyorum. Cehaletini kabul etmeyen insanları sevmiyorum.  Geciken, geç kalınmış hiçbir adımı sevmiyorum. Normal insan, tepki verendir, kızandır, gülendir, üzülendir, tüm duyguları yaşayabilen dengede tutabilendir ben normal olan her şeyi seviyorum. Fakat ben bu şimdiki zamanı, yüzyılı, çağı her ne diyorsanız sevmiyorum.

Çift kaşarlı dost değil tost seviyorum.

Yorum Gönder

5 Yorumlar

  1. Abla sevgilim beni kuzenimle aldattı nişanlandılar şimdi çok acı çekiyorum onla ilgilide bişeyler yazarmısın

    YanıtlaSil
  2. Çok güsel gerçekten beni anlatan yazınız bu olmuş emeğinize sağlık. Çok sevdim ruh halimi bilmiş yazmışınız valla. Sizi severek takip ediyorum. K. Z.

    YanıtlaSil
  3. canım tost çekti valla çift kaşarlı dostumu da alıp yiyeyim :)

    YanıtlaSil
  4. Ergenlikten yaşlılığa her çağın okuyuşta kendinden birşeyler bulabileceği birbyazı olmuş . Emeğine yüreğine duyguna sağlık. Yazılarını beğeniyle okuyorum. Yenilerini iple çekiyorum. Yolun açık olsun.👏👏👏🙏🏻💜

    YanıtlaSil