KAR DA YAĞAR İZ DE KALIR!



Gece yağan ilk karda yürümenin hazzını bilir misin?  Sadece kedi patileri ve senin ayak izlerinin olduğu o bembeyaz yollarda yürümenin keyfini mesela? insanda yarattığı heyecanı, çocuksu sevinci? 
 Peki şimdi seninle beraber o bembeyaz karda yürüyüşe çıkalım mı? Bakalım ne kadar beyazmış o kar. 

Biliyorum süreç çok sıkıcı, korkutucu ve kısıtlayıcı ama bu defa hayattan hiç korkmadan, gelecek kaygılarımızı bir kenara bırakarak dilediğimiz gibi konuşabiliriz. Yalan söylemek, uydurmak, abartmak, saçmalamak, ileri gitmek serbest. Nasılsa değişen çok bir şey olmayacak. Her şey çok güzelmiş gibi gözükürken de olmadı mı abartılarımız, saçmalıklarımız, korkularımız, kaygılarımız, utanç verici hatalarımız. Lütfen yüzünü eğme! Arkada bıraktığımız izleri kapatıyor zaten taze yağan kar, izin belli olmayacak. 

Kendine bir bavul hazırla, uzun bir yolculuğa çıkacakmışsın gibi; Fakat ne seyyah ol ne de kaşif, ne yol ol ne de yolcu, ne han ol ne de hancı, ne antikacı ol ne de hurdacı, ne sarraf ol ne de sahaf, ne akil ol ne de sakil, ne esir ol ne de özgür, ne ilkel ol ne de görgüsüz, ne iyi ol ne de kötü, sadece kendinden çık yola ve kendine var bir ara. Hiç bir şey olmadan da çok şey insan, kendinden vardın mı bir yola. En iyi kişi bilir kendini, bana ispata çalışma, senin masken kendine bana ne faydası dokunur ne zararı. Ben dinlerim seni  inanırım da, kendini kendine inandır evvela. Dedim ya ben inanırım sana, beni kandırmakta ne var. 

Sen hiç kendini aradın mı? Ben çok aradım varamadım bir türlü, ne istediğimi, kim olduğumu çok sorguladım. Yürüdüğüm yollar dar geldi bazen, kendime kendimi anlatmam çok zamanımı aldı. Büyük boşluklar içinde kendimi suçladım dönem dönem, bozuk saat gibi aynı yerde takılı kaldığımda oldu. Ben çok sonra fark ettim hayatın anlamının insanın özüne damıtıldığını, arayışlarımızın sebebini. Oysa insan doğanın çürüyen ve dönüşen bir parçasından farksızmış, çok anlam katıp çok abartmışız, sırf düşünüp konuşabildiğimiz için. Mutlu olduğum zaman her yer bahar bahçe, rengarenk olurdu. Mutsuz insanlar mutlu görünürdü gözüme, manzarasız sokaklar eşsiz ve de benzersiz, en bedbaht mekruh denebilecek yerler bile çiçek açardı; sarmaşıklar, hanımelleri, menekşeler... Ben çok sonra yine başka bir biçimde anladım, tüm hikayenin benden ibaret olmadığını. Mekruh ve manzarasız yerlerde dolaşıp güzel olanı her şeye hasret kendimi bıraktığımı . İnsan kendini bu kadar mı sevmezdi, sevmemişim. 

O zaman bu zamandır, yağan ilk kar da kendi izimi bırakmak istedim, imzamı atar gibi ben de varım fikrine. Kendi varlığımı ve ne anlama geldiğini kendimi sevmeye karar verdiğim gün anladım. Kendimden çıktım yola; kanadım, duruldum, ağladım, duruldum, dindim duruldum, yoruldum duruldum, öfkelendim duruldum, bağırdım duruldum, kırıldım duruldum, kırdım duruldum... Ne yaşadımsa duruldum da sonunda dedim benden bana akar çare, yine kendimde buldum kendimi. 

En ağır cümlelerle, en çıplak kelimelerle hudutsuzca al aşağı ettiğim hayatımın şuan "EN" kahramanıyım. 
Çünkü; Ben de varım bu hayatta ve asla boşuna değil! 

Yorum Gönder

2 Yorumlar

  1. Yine muhteşemsin.. Okurken "evet ben de böyle düşünmüştüm" dedirten ve cümleye dökemediklerimizi kaleme alan tarzını seviyorum. Keşke herkes özünü bilse, ben de varım dese . Yüreğine sağlık ,kalemin tükenmesin..

    YanıtlaSil
  2. Emeğine yüreğine kalemine sağlık. Yine derin ve muhteşem bir yazı. 👏👏👏👏

    YanıtlaSil